22 Aralık 2010

yaz tahtaya...

düşmek...
düşlerin
en  yalın haline..
ve en anlamsız
düş ve büyü
düşmeden büyüyemezsin..

7 yorum:

belh dedi ki...

çok güzel..

Arsızkedi dedi ki...

büyünmüyor di mi?!kanamadan yüreği insanın adam olunmuyor...

nadarû dedi ki...

belh,
teşekkür ederim.
arsızkedi,
hayatın ortalık yerine düşmek kadar yüreği yoran bir şey yok. düşmeden de düş hayra yorulmuyor.

öylebiri dedi ki...

ancak her düşüş izler bırakır, yaralar, lekeler...
düşerek büyüdük hepimiz ama hangimiz saf ve büyümemiş olarak kalmak istemezdik ki

nadarû dedi ki...

düşmeden büyünmüyor. ağlamadan gülünmüyor. sevmeden sevilmiyor. hayat böyle söylüyor. ben susuyorum. ama yine de düşmeyiz inşaallah en karanlığa. duamız o...

nghnca dedi ki...

Dizleri yaralıdır her kalbi gülen çocuğun..Acı vermez yaralar hayat dolu çocuğa,hava kararmaz,karnı acıkmaz,yeterince seviliyorsa..
Düşüyorsak sevildiğimizi bilelim.Yaraları ince sarana açıp,ille dua edelim.Küçüldüğümüz kadar büyürüz...düştüğümüz kadar kalkarız,zıtlarda hayat var..

nadarû dedi ki...

"küçüldüğümüz kadar büyürüz...düştüğümüz kadar kalkarız...zıtlarda hayat var..."
evet, ne güzel özetlemişsiniz.