28 Nisan 2011

hiçbir geçen tartılmaz kalanla...


..
dünyayı,
o görkemli hastayı

bir rüzgar eser
beni görmeye

diyerek bekledim

ve düşündüm ki
gözlerim kalacak benden geriye...

(i.tenekeci)

siyah..değişmiyor...

"Yaşamayı yarına erteler dururuz...
Mevsimler geçer , ceketler eskir...
Sonra yenileri gelir, onlar da eskir...
Bir beden büyümüşsünüzdür bu arada...
Müstakbel tabutumuzun hacmi de artmıştır...

Düşünmeyiz...boş veririz hep...

Delik cepler gibi...
Sayısız günler gibi....
Kara bir sevdadır dünya; karalar...
"Aşk"tır halbuki yaşamayı bilmek..."

(m.başaran)

26 Nisan 2011

telaşlı seyreden b/akışlarınız vardı...

bilirdim..
görürdüm hep..
telaşlı seyreden bakışlarınız vardı
kavşaklar dağ doğururdu
içinizden ressamlar geçerdi;
yüzü boyalı ve asık...

çok mu yorgundunuz
onlar geldi önce
sözler binince atlıkarıncaya
içimde hep bir çokluk
hep bir çocukluk..

geç kalmıştı yüzünüz oysa rüzgara
gülüşlerinizde hep bir sahtelik
sonunda bildim ki gidilecek yollar var
sevilecek kediler
umut var kapı aralığında
uzun bakışmalar var;
kaldırımlarında sokağın...

çok mu sevildiniz sanki
atışmalar vardı yüreğinizde sık sık
tıklım tıklım çığlıklar..

çok mu vefalıydınız
vefa bir semtti sizin için;
boza(cı)sı fiyakalı
yalandınız!
ama bir sevda geçse yanınızdan
siz dönüp bakardınız.
"bizi yalanlar uyuttu"
deseniz de
siz b/akardınız yine..
siz b/akardınız!

avuçlarınızı açsanız da yağmura
doluşsa da kumrular çatınıza
"her yalan biraz umut
her sevda biraz eksik" imiş deyip
siz kendi içinizde
kendinizle yanardınız
kendinizi yakardınız....

sahi siz bu kadar mı yav(l)andınız?


körebe..



bundan böyle böyle ara ara eski şarkılara doğru bir yolculuk yapalım istiyorum;
türk filmi tadında...

"hayat bir sahne, bizler artist ortada..."

devam edecek....

25 Nisan 2011

sıradanlık...

-"sıradan yaşıyoruz" dedim.
-"mutlu olmanın yolu sıradanlıktan geçer"dedi.
-"sıramızı şaşırıyoruz; sıradan olmaya çalıştıkça" dedim.
-"olabilir, insansın beşersin şaşarsın. lakin sıra dışı olup mutsuz olmaktansa; sıradan ol hüzünler sana dost olsun. sıradan mutluluklar sıradışı mutluluklardan daha kalıcıdır, hala göremedin mi?
bir papatya mı seni daha mutlu eder; yoksa...yoksa... neyse...
büyük düşün...lakin küçük yaşa...kalbin gibi mesela...

22 Nisan 2011

rüya...




"..bir incelik gösterin!
incinmesin yüreğim!.."
(c.zarifoğlu)

20 Nisan 2011

sen kuş olur gidersin bir trenle...

"..uzun bir geçmişimiz var
hiç yorulmadan
en azından bir kere
eğlenceli beşik
ha biz varız..
ha biz maskeli balo...

saygıya durup üstün bir gecede
bir sır payı katlayıp
sade bir kahveden
keyifsiz bir detayın hükmüyle
ha biz yokuz..
ha biz seferde...

ya bu kez ölenleri görmeliysek
ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenle
parka dolalım...
park bizi alır önce
seyrimizden bir sabah kazanır.
eğri fakat daha çok eğrilmez bir şöförle
sayısız rampaya katlanır.

ya güneşten daha zengin
sofraya diz çökeriz
ya sen kuş olup gitmeliysen bir trenle
oysa sergimize kuşlar gelir uzanır.."

(c.zarifoğlu)

18 Nisan 2011

hissiz...

bilemiyor rabbim
hiç bir şey göremiyor bu  taş(laşmış)  kalp...
hiçliğimi hissizliğimde eritme....

17 Nisan 2011

oyuncaklar...

"..ameliyat odasına
alındığında bir çocuk;
kapıda
ağlaşarak onu beklerler
yaşamın
kolay bozulan
bir oyun olduğunu bilen
oyuncakları..."
(a.akova)

11 Nisan 2011

yağmurlu nisan alfabesi...

bahar;
uyuşuk gözlerimden akıyor..
aşk;
uyuyor..
uyutuyor...

seven uyur(muş) sevdiğine;
bir ömür boyu...


duydun mu?
aşkın tarifi bile var(mış) baharla karışık...
yağmurlu nisan alfabesi çıkmış...
beş harf iki heceye sığdırılmış koca bahar
ve hüzün...


şiirler yazıyorum gülüşüne;
baharı özleyen düşlerimde..
yalancı papatya falları...
gelincikler gülermiş oysa...
bilen var mı?

içimden çocuklar geçiyor sürü sürü
uçak oluyor sonra
menekşe kokan kağıtlar;
süzülürken rüzgarda
kapılıp gidiyorum...

giysime bulaşan
bir bahar lekesi...
ellerimde gül izi...
sonra nisan gülümsüyor aniden..
aşka kanmak böyle bir şeyse
aşığım galiba...
ve,
aşklı sözler büyütürüm ben
inan
her baharda...

(göçebe)

..ve o göçebe "yağmurlu nisan alfabesi"ni çözmeye çalışıyor hala...

nisanlık öldü mü?...

"..çocuklar bulmuş, getirdiler
kanadı kırılmış bir nisan yağmurunu
nisan'ın kuyruğuna teneke bağlar mı insan;
çocuk olmasa...
aşk şakasını kaldırır mı insan;
çocuk olmasa...

bir celsede boşanıyor mağrur bir yağmur,
nisanların yenildiği yalancı baharlarda...
ilkbaharın günahı olmaz nasılsa..."
(y.erdoğan)

10 Nisan 2011

acaba?...

"...vaktinden önce anlamanın şaşkınlığı mı
vaktinde anlamanın sevinci mi
ya da biraz geç kalmanın
O gereksiz tedirginliği mi
hangisi?

ama belli ki sonundayız her şeyin
en sonunda..."
(e.cansever)

06 Nisan 2011

sağır...

hiç kimse, duymak istemediklerine kalbini tıkayanlar kadar sağır değildir.
zira bazıları kalbiyle değil kulaklarıyla duymaya çalışırlar...

04 Nisan 2011

ezberimdeki düşler gibisiniz...

"...ve gri
ve lal...
hüzün kurmuş
iki mevsim arasına..."

****

"...gelseniz şimdi
güzel bir uçuruma düşecek ayaklarım...
tabanımda otuzaltı numara sevinç
kundaklanmış bir gül içimde..."
(b.tarıman)

03 Nisan 2011

ölçü...

bir tutam sevgi...
bir tutam aşk...
bir tutam umut...
bir tutam sabır...
hepsini imanla harmanlayıp
gönül teknesinde yoğur,
akıl tezgahında aç,
kalp ocağında pişir.
acıyan yanlara...
her derde deva...

(eski yazdıklarımdan...)