insanoğlu hep bir şeylere yetişmek için programlanmış..hiç bir zaman da hiç bir şeye yetişememiş..hep bir koşu halinde..oysa ne kadar koşarsan koş mutluluk hep uzaklarda..mutluluk dediğin çölün ortasında bir serap..
huzur kayıp..yakınlar uzak..dertler bize hayran..acılar bize fazlasıyla düşkün..nereye gitsek hoyrat düş(ünce)ler peşimizde..
karm(l)akarışığız...göğe bakmaktan da yorulduk üstelik..'yıllara kaptırdıklarımızı olgunluk sanıyoruz'...ah ne çok yanılıyoruz...arafta kalmış yetimler gibiyiz..
mış gibi yapıyoruz sadece...zaten yapabildğimiz tek şey de bu değil mi? mış gibi yaşamak...mış gibi...
30 Aralık 2013
15 Aralık 2013
...
'ruhumun dalgaları
koşup kabarmayınız
koşup kabarmayınız
her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak
kalbim bir kayadır ki neredeyse yıkılacak
...
kalbimi sar(s)mayınız...'
04 Aralık 2013
kelepçe..
vurulduğu anda başlar hapsolmaya; günler, geceler...
bir ömür sayacında bin rakamlı hayal..
kelepçelenmiş zaman..
zaman ki ah bir buse beklerken...
bir ömür sayacında bin rakamlı hayal..
kelepçelenmiş zaman..
zaman ki ah bir buse beklerken...
28 Kasım 2013
kendine iyi bak..
'kendine
iyi bak' demişlerdi oysa..
kendini bulamayan, kendine gelmesine izin verilmeyen, kendine nasıl iyi bakabilirdi ki?...kaybettiklerimiz arasında yeri doldurulamayan, var oluşun göstergesi olan 'kendimiz', hayatımızın en büyük tanığı değil miydi oysa....hayatın akışında yerini bulamayan duygularımız,kendimiz olma potansiyelini de adım adım sürüklemiyor muydu geriye, kaybettirmiyor muydu izimizi? kaybolduğumuzda ise her şey çok geç olmuyor muydu sence?
ve geriye baktığımızda bir daha bıraktıklarımızı aynı yerde bulabiliyor muyduk ki?
tekrar sil baştan başlayabiliyor muyduk hayata!?
....
kendine iyi bak..
bu yüzden işte artık sonunu belki de hiç bir zaman anlayamayacağız..kendimize bakamayacağız eskisi gibi..
baktığımız...ve baktığımızda gördüğümüz tek şey, ömür çetelesine attığımız çizikler olacak belki de..
kendine iyi bak...
sonbahar diyorum albayım;
çetelesini tutmuyor dökülen yaprakların..
sadece seyrediyor..
seyrediyor sadece...
kendini bulamayan, kendine gelmesine izin verilmeyen, kendine nasıl iyi bakabilirdi ki?...kaybettiklerimiz arasında yeri doldurulamayan, var oluşun göstergesi olan 'kendimiz', hayatımızın en büyük tanığı değil miydi oysa....hayatın akışında yerini bulamayan duygularımız,kendimiz olma potansiyelini de adım adım sürüklemiyor muydu geriye, kaybettirmiyor muydu izimizi? kaybolduğumuzda ise her şey çok geç olmuyor muydu sence?
ve geriye baktığımızda bir daha bıraktıklarımızı aynı yerde bulabiliyor muyduk ki?
tekrar sil baştan başlayabiliyor muyduk hayata!?
....
kendine iyi bak..
...
bi' kez başını kaçırdık hayatın..bu yüzden işte artık sonunu belki de hiç bir zaman anlayamayacağız..kendimize bakamayacağız eskisi gibi..
baktığımız...ve baktığımızda gördüğümüz tek şey, ömür çetelesine attığımız çizikler olacak belki de..
kendine iyi bak...
sonbahar diyorum albayım;
çetelesini tutmuyor dökülen yaprakların..
sadece seyrediyor..
seyrediyor sadece...
04 Kasım 2013
ellerimiz yanl(m)ış..
çarpık olan yollar mı, çarpa çarpa giden kalbin mi?
ne çok cevabı olmayan soru var şu hayatta..
ve insanlar..ve tanıdığını zannettiklerin...dost zannettiklerin...sevdiğini zannettiklerin...hepsi yalan..
insanları tanıdıkça daha çok gömülüyorsun içine..
sonbaharlaşıyorsun..bunu an be an yaşıyor insan bazen...
ve şair seyyidhan kömürcü'nün dizeleriyle;
içimden 'dedim belki de bir yutkunma yeriydi dünya...'
'...
merak kuşku ve bekleme yerlerini
hayatın beni tahtaya çıkardığı bir sabah
kırıldı, dünya soğuktur diye yazdığım o kalem
o ayna
gördüm
nereye gitsem ben dik, gölgem kamburdu bu dünyada..'
ne çok cevabı olmayan soru var şu hayatta..
ve insanlar..ve tanıdığını zannettiklerin...dost zannettiklerin...sevdiğini zannettiklerin...hepsi yalan..
insanları tanıdıkça daha çok gömülüyorsun içine..
sonbaharlaşıyorsun..bunu an be an yaşıyor insan bazen...
ve şair seyyidhan kömürcü'nün dizeleriyle;
içimden 'dedim belki de bir yutkunma yeriydi dünya...'
'...
merak kuşku ve bekleme yerlerini
hayatın beni tahtaya çıkardığı bir sabah
kırıldı, dünya soğuktur diye yazdığım o kalem
o ayna
gördüm
nereye gitsem ben dik, gölgem kamburdu bu dünyada..'
29 Ekim 2013
suyu tutmak gibi..
'gitmek! yazmışım defterime çoktan
rıhtımlar, güz halatları, daha bir sürü şey..
şuramda darmadağınık..'
***
'bekler mi beni
her yanı ama her yanı çocuklar gibi gülümseyen
bir sürü yaz gününün içinde
acaba bekler mi beni
uykularım, o sonsuz uykularım
yanmış bir limonluktaki
-ve limonlar her gün bir yaprak ayininde
sesini hiç eksiltmeyen-
ama bilmez miyim ben
bilmez miyim hiç
böyle sığ hayallerle oyalanmak yerine
kısacık bir zaman olmalıydı elimde..
turfanda meyve gibi bir zaman
yollar yollar kateden tadı ve ekşiliği..
...'
e.cansever
rıhtımlar, güz halatları, daha bir sürü şey..
şuramda darmadağınık..'
***
'bekler mi beni
her yanı ama her yanı çocuklar gibi gülümseyen
bir sürü yaz gününün içinde
acaba bekler mi beni
uykularım, o sonsuz uykularım
yanmış bir limonluktaki
-ve limonlar her gün bir yaprak ayininde
sesini hiç eksiltmeyen-
ama bilmez miyim ben
bilmez miyim hiç
böyle sığ hayallerle oyalanmak yerine
kısacık bir zaman olmalıydı elimde..
turfanda meyve gibi bir zaman
yollar yollar kateden tadı ve ekşiliği..
...'
e.cansever
23 Ekim 2013
sevgili huzursuzluğum..
hayatlarımız diyorum, başka hayatların istilasına uğrayınca, körkütük bir
dünya delisi gibi oluyor insan ve girdapların içinde çırpındıkça daha da çok dibe batıyor..
...
her şeyden, herkesten, kendimden ,insanlardan, dünyadan aşırı sıkıldım, aşırı bunaldım bu aralar... yoruldum..
yazmaktan da..
buz gibi soğudum her şeyden..
geçer mi ki bu hal? geçer elbet..
geçmeyecek ne var ki? neler geçmedi ki..
ve kelimeler..
kelimeler diyorum albayım;
kelimeler yağmurken, tipiye dönüşüyor aniden susma(k)lar ormanında ve ben tam ortasında bi başıma..
kel i m e le ri mi to pa rlı y a m ı yo rum ar tık ne ya p sam da, dar ma dağı nı k; i çim gi bi tıp kı..
...
her şeyden, herkesten, kendimden ,insanlardan, dünyadan aşırı sıkıldım, aşırı bunaldım bu aralar... yoruldum..
yazmaktan da..
buz gibi soğudum her şeyden..
geçer mi ki bu hal? geçer elbet..
geçmeyecek ne var ki? neler geçmedi ki..
ve kelimeler..
kelimeler diyorum albayım;
kelimeler yağmurken, tipiye dönüşüyor aniden susma(k)lar ormanında ve ben tam ortasında bi başıma..
kel i m e le ri mi to pa rlı y a m ı yo rum ar tık ne ya p sam da, dar ma dağı nı k; i çim gi bi tıp kı..
21 Ekim 2013
kelimeler taşır mı ki her yükü..
'...ismi yoksa varlığı, varlığı yoksa yokluğu da olmaz çünkü insanın..
tahtanın büyük sırrı yanmasında değil, suda yüzmesindedir diyordu anlatıcı. sebepsiz değil bu irkiltici cümle..dil, yanmış, kararmış ama küle dönmemiş tahtaları da bağrında yüzdüren su değil mi?
...
aristo haklı, dilde olmayanın hayatta karşılığı yok. ve kelimelerle büyülenenler mazur ve masum. onun için karanlık bir ormanda korkan kahraman, kalp atışının yerine geçirdiği iki heceyi tekrarlayarak hayatta kalmayı başarmıştır ve içindeki her şeyi ortaya dökmeden bu dünyadan ayrılması olanaksızdır..'
n.bekiroğlu
tahtanın büyük sırrı yanmasında değil, suda yüzmesindedir diyordu anlatıcı. sebepsiz değil bu irkiltici cümle..dil, yanmış, kararmış ama küle dönmemiş tahtaları da bağrında yüzdüren su değil mi?
...
aristo haklı, dilde olmayanın hayatta karşılığı yok. ve kelimelerle büyülenenler mazur ve masum. onun için karanlık bir ormanda korkan kahraman, kalp atışının yerine geçirdiği iki heceyi tekrarlayarak hayatta kalmayı başarmıştır ve içindeki her şeyi ortaya dökmeden bu dünyadan ayrılması olanaksızdır..'
n.bekiroğlu
10 Ekim 2013
yaşıyorsak alışkanlıktandır..
özgürlük bir ruh haliyse,ben hiç özgür olamayacağım demektir..
kelepçelenirken zaman sonbahara..
tutsak ucundan, kopuverecekmiş gibi sanki her şey..
bıraksak ölüm..
ah ruknettin, aynalarda ağladığın kadar var..
kelepçelenirken zaman sonbahara..
tutsak ucundan, kopuverecekmiş gibi sanki her şey..
bıraksak ölüm..
ah ruknettin, aynalarda ağladığın kadar var..
07 Ekim 2013
...
'hepimiz kabullenmenin sırasına giren itirazlarız..'
ve nereye gitsek hep aynı yerdeyiz..
olduğumuz yer neresi peki?
cevap yok..
sonrası göz alabildiğine, ucu bucağı olmayan susuşlar..
'dilsiz düşünce yoktur da, duygu çoğu kez dilsizdir..'
düşünüyorum da, insan bazen susmaktan öte bi adım bile gidemiyor..
ama nereye kadar?.. sus sus, bitmiyor ki..
bilmiyorum..
ve nereye gitsek hep aynı yerdeyiz..
olduğumuz yer neresi peki?
cevap yok..
sonrası göz alabildiğine, ucu bucağı olmayan susuşlar..
'dilsiz düşünce yoktur da, duygu çoğu kez dilsizdir..'
düşünüyorum da, insan bazen susmaktan öte bi adım bile gidemiyor..
ama nereye kadar?.. sus sus, bitmiyor ki..
bilmiyorum..
04 Ekim 2013
mevsim ninnileri..
'ah, kimselerin vakti yok
durup ince şeyleri anlamaya...'
'insanlar, motor sesleri, sis, akıp giden su..
her yerde sarı çizgiler..yüzlerde belli belirsiz yorgunluklar..düşen yapraklar.. gülen ayva, ağlayan nar..
içimizde uğuldamaya başlayan rüzgarlar..
yağmurlar..yağmurlar...yağmurlar...
sonbahar tüm ihtişamıyla sergiliyor marifetlerini..g/özümüzü alıyor ışıkları..
eylül bitti..ekim de bitecek..kasım da..sonra ver elini kış..
arkasında bıraktığı boş bakışlara aldırmadan gidecekler hepsi..
bitmesi gereken bitecek..gitmesi gereken gidecek...
el sallamalar boşa..
gelenler ve gidenler..
bize verdikleri, bizden alıp götürdükleri..
gelsin gülen yağmur
ağlayan sokak..
kaldırım telaşları
güz yokuşları gelin..
hadi üşüyelim gelsene..
'insanlar, motor sesleri, sis, akıp giden su..
ah 'ne yapsam..ne yapsam her yerde bir hüzün tortusu..
...
her yerde sarı çizgiler..yüzlerde belli belirsiz yorgunluklar..düşen yapraklar.. gülen ayva, ağlayan nar..
içimizde uğuldamaya başlayan rüzgarlar..
yağmurlar..yağmurlar...yağmurlar...
sonbahar tüm ihtişamıyla sergiliyor marifetlerini..g/özümüzü alıyor ışıkları..
eylül bitti..ekim de bitecek..kasım da..sonra ver elini kış..
arkasında bıraktığı boş bakışlara aldırmadan gidecekler hepsi..
bitmesi gereken bitecek..gitmesi gereken gidecek...
el sallamalar boşa..
gelenler ve gidenler..
bize verdikleri, bizden alıp götürdükleri..
gelsin gülen yağmur
ağlayan sokak..
kaldırım telaşları
güz yokuşları gelin..
mevsim ninnilerini duyuyorsun değil mi?
kış nağmelerini..
ve bizi derinden çağıran kış uykularını..
kış uykusundan geçerken;
uyusa ya bizi zaman..
uyandırmasa keşke..ah.. kış nağmelerini..
ve bizi derinden çağıran kış uykularını..
hadi üşüyelim gelsene..
19 Eylül 2013
kapkarmaşıktan hallice..
beden eğitimi dersine girmek zorunda kalmış matematik hocasının masaya bıraktığı test gibi uyandım bugün..öylesine çapraşık, öylesine bilmem kaç bilinmeyenli..
öylesine solgun ve karmaşık..iç içe..içten içe..
dünyanın bilmem kaç bilinmeyenli denklemine denk düşüyorum acaba bunu da düşünmeden edemiyorum doğrusu..
hasılı çözülemiyorum, çözemiyorum hiç bir şeyi; dünya kapkarmaşık..yaşamak sapsarmaşık..
gördüğüme kördüğümüm sürekli..
kör bir düğüm gibiyim aynı..
körüm!
düğümüm!
....
sen coğrafya dersini severdin değil mi,nurhayat?
sahi dünyanın kaç bucak olduğunu da anlatmışlar mıydı derste nurhayat?
ben kaçırdım da orayı..
keşke baştan anlatsa biri bana herşeyi, n'olur!
en başından..
en çıkmazından..
en...
öylesine solgun ve karmaşık..iç içe..içten içe..
dünyanın bilmem kaç bilinmeyenli denklemine denk düşüyorum acaba bunu da düşünmeden edemiyorum doğrusu..
hasılı çözülemiyorum, çözemiyorum hiç bir şeyi; dünya kapkarmaşık..yaşamak sapsarmaşık..
gördüğüme kördüğümüm sürekli..
kör bir düğüm gibiyim aynı..
körüm!
düğümüm!
....
sen coğrafya dersini severdin değil mi,nurhayat?
sahi dünyanın kaç bucak olduğunu da anlatmışlar mıydı derste nurhayat?
ben kaçırdım da orayı..
keşke baştan anlatsa biri bana herşeyi, n'olur!
en başından..
en çıkmazından..
en...
06 Eylül 2013
...
aklım
kıt, düşüncelerim yangın yeri, kalbim ağır aksak bu
günlerde...
yap-bozlarla oyalanıyorum...bir süre sessize almalıyım duygularımı ve düşüncelerimi diye düşünüyorum; söylenenleri ve kendimi daha iyi duyabilmek için....bazı şeylerin daha iyi farkına varabilmek için belki de..bilemiyorum..
yap-bozlarla oyalanıyorum...bir süre sessize almalıyım duygularımı ve düşüncelerimi diye düşünüyorum; söylenenleri ve kendimi daha iyi duyabilmek için....bazı şeylerin daha iyi farkına varabilmek için belki de..bilemiyorum..
kitapları
ve umut tozları serpiştirdiğim hayatı(mı) kaldığı yerden okumaya devam
etmeliyim...yoksa bu gidişle sadece kendi sesimi
duyacam sanırım d/ipsiz kuyularda....bu gidişle göğe bakmayı, maviyi..sarıyı..toprağı....baharı..sonbaharı..aynaları...renkleri...çiçekleri..
sevgiyi...sevdiğim şeyleri..sevdiklerimi..seveceklerimi...hakkıyla yaşamayı...'hak' için yaşamayı unutacam...şükretmeyi...hamdetmeyi...
bu gidişle kendimi bi' yerlerde unutacam gibi...
bir yerlerde...ve bir daha bulamamacasına..sevgiyi...sevdiğim şeyleri..sevdiklerimi..seveceklerimi...hakkıyla yaşamayı...'hak' için yaşamayı unutacam...şükretmeyi...hamdetmeyi...
bu gidişle kendimi bi' yerlerde unutacam gibi...
'birden gelir kış fark etmezsin...
kalbinde siren sesleri...'
geç olmadan bazı şeyler...güç olmadan....göç olmadan...
02 Eylül 2013
eylül..
hadi gel biraz eylülleşelim..
birazcık eylül kimseyi incitmez hem değil mi nurhayat?
güzgünlük tutsun ellerimiz...
sararıp solalım..
bilirsin dökülen her yaprağın bizde izi var..
birazcık eylül kimseyi incitmez hem değil mi nurhayat?
güzgünlük tutsun ellerimiz...
sararıp solalım..
bilirsin dökülen her yaprağın bizde izi var..
30 Ağustos 2013
...
belki de gök bulanık değildi..
sen bulutluydun..
içimden dedim, do(u)yamadığımız yağmurların sesidir bu..
sen bulutluydun..
içimden dedim, do(u)yamadığımız yağmurların sesidir bu..
22 Ağustos 2013
yol..
susuşları hüzünlü gülüşlere davetiye çıkarıyordu.
gel diyordu, uçurum kenarına iliş,
sen de seveceksin bu oyunu...
...
gel diyordu, uçurum kenarına iliş,
sen de seveceksin bu oyunu...
...
21 Ağustos 2013
olur öyle bazen..
saçmalama saatlerim
eşref saatlerine denk düştüğünde
kelimeler gökkuşağına takılır.
sonrası rengarenk susmalar..
ben kısa kısa saçmalarım o vakit
sen beni uzun uzun anla..
eşref saatlerine denk düştüğünde
kelimeler gökkuşağına takılır.
sonrası rengarenk susmalar..
ben kısa kısa saçmalarım o vakit
sen beni uzun uzun anla..
27 Temmuz 2013
atlar ve uzaklar...
'büyüdükçe hayallerin küçülür' denmedi bana, böyle bi şey söylenmedi. söylenseydi büyümezdim ben..' diye bir twit atmıştım bi ara, o aklıma geldi bugün..
evet biz büyüdük..büyüdükçe hayallerimiz küçüldü ve dünyanın kirliliğinde tükenip gittiler o saf masum hayaller..
hayallerimiz; yine kirleten biz olduk
çocukken küçük basit şeyler yeterdi küçücük mutluluklara..
ip atlamak, top oynamak, ağaçlara tırmanmak, karıncaları izlemeyi çok severdim mesela küçükken..onların dünyasını o kadar merak ederdim ki, saatlerce izler, dalar giderdim karıncaların o bilinmez dünyasına..gerçi hala öyleyim..şimdi yine nerde bir karınca yuvası görsem hemen çökerim oraya..
sonra kaplumbağalar..çok ilgimi çekerdi..saatlerce kafalarını içlerine çekip öyle kıpırdamadan durmaları falan..
en çok hangi hayvanı seversin dediklerinde ise atlar ve kuşlar derdim..böyle de sağ gösterip sol vurma durumu işte..
atların o asil duruşları hep merakımı cezbetmiştir..hep bi' atım olmasını hayal etmişimdir nedense..
nedeni yoktu bazı şeylerin o vakitler..
neden'siz sevmelerimiz vardı..severdik sadece....çünkü'sü yoktu sevmelerimizin..sadece severdik!..gülüşlerimizle sarmaş dolaş olmuş ağlamalarımız vardı..anlık... nisan yağmuru gibi gelip geçici..
büyüdük sonunda hayallermizin küçüldüğünü farketmeden..farketmedik!
ve sonunda sağnak yağmurlarla birlikte sele karışıp gittiler onlar da; ardında küçük buruk yalnızlıklar bırakarak..
ve ismet özel'in o yüreğime dokunan mısrası bugünkü payıma düşen...
tam da içimden geçenlerin bügünkü yansıması;
'...ben atlara ve uzaklara hayranım
kendi kanatlarının anlamını bilmeyen melekleri neyleyim
ruhumda kaynar adımlarla gezinen dünya, bana hain sevgilimdir artık.
yaşamak debelenir içimde..
kırgın boş anlamsız biçimde..'
evet biz büyüdük..büyüdükçe hayallerimiz küçüldü ve dünyanın kirliliğinde tükenip gittiler o saf masum hayaller..
hayallerimiz; yine kirleten biz olduk
çocukken küçük basit şeyler yeterdi küçücük mutluluklara..
ip atlamak, top oynamak, ağaçlara tırmanmak, karıncaları izlemeyi çok severdim mesela küçükken..onların dünyasını o kadar merak ederdim ki, saatlerce izler, dalar giderdim karıncaların o bilinmez dünyasına..gerçi hala öyleyim..şimdi yine nerde bir karınca yuvası görsem hemen çökerim oraya..
sonra kaplumbağalar..çok ilgimi çekerdi..saatlerce kafalarını içlerine çekip öyle kıpırdamadan durmaları falan..
en çok hangi hayvanı seversin dediklerinde ise atlar ve kuşlar derdim..böyle de sağ gösterip sol vurma durumu işte..
atların o asil duruşları hep merakımı cezbetmiştir..hep bi' atım olmasını hayal etmişimdir nedense..
nedeni yoktu bazı şeylerin o vakitler..
neden'siz sevmelerimiz vardı..severdik sadece....çünkü'sü yoktu sevmelerimizin..sadece severdik!..gülüşlerimizle sarmaş dolaş olmuş ağlamalarımız vardı..anlık... nisan yağmuru gibi gelip geçici..
büyüdük sonunda hayallermizin küçüldüğünü farketmeden..farketmedik!
ve sonunda sağnak yağmurlarla birlikte sele karışıp gittiler onlar da; ardında küçük buruk yalnızlıklar bırakarak..
ve ismet özel'in o yüreğime dokunan mısrası bugünkü payıma düşen...
tam da içimden geçenlerin bügünkü yansıması;
'...ben atlara ve uzaklara hayranım
kendi kanatlarının anlamını bilmeyen melekleri neyleyim
ruhumda kaynar adımlarla gezinen dünya, bana hain sevgilimdir artık.
yaşamak debelenir içimde..
kırgın boş anlamsız biçimde..'
25 Temmuz 2013
bağzı şeyler...
bugün yine kendimden geçerken zarif adama uğradım...hani şu zarif incelikli şair ..cahit zarifoğlu..onu okumak benim için bir ayrıcalık..bir uçurum tasviri onu okumak...bunu daha önce de söyledim ve her seferinde söylemekten de bıkmayacağım sanırım.
ve yine olan oldu, kendimi uçurumun dibinde buldum onun şiirleriye buluşunca..hep öyle olur..hep..
bir ölme biçimidir benim için zarifoğlu okumak..bazen de göğe merdiven dayayıp arşa yükselmek gibi..öyle bi' şey işte..
keşke dedim uğramaz olaydım.
oysa ki keşkeler değilmiydi bizi susmalara susattıran...
şöyle diyordu zarif adam orda:
'arkamdan rüzgar seğirtiyor
ellerim dağdaki kulübeden ses ediyor
orman uğultuları
kurt ulumaları...'
ve sonra şu satırlar içimin en ücra köşesine mıh gibi geldi oturdu;
'içim büyük sabırla haşlandı
içim ey içim bu yolculuk nereye
yine bir şehrin ölümünü başlatır gibisin..'
ve kimseyi göstermeyen aynalar vardı her yerde..herkes vardı ama hiç kimse yoktu..
'bir sabah bir çeşit güvercin fıtınasıydı
sur önünde..
gözleri burçlara..'
'zaman bir takla attı
zaman bir takla daha attı..'
ve içimden her defasında avaza avaz susmak geldiğinde;
zarif adamın hep o sözleriyle irkildim;
'hayır kalbim! yorulmadın, hayır hayır,
yıkıl daha!..'
ve yine olan oldu, kendimi uçurumun dibinde buldum onun şiirleriye buluşunca..hep öyle olur..hep..
bir ölme biçimidir benim için zarifoğlu okumak..bazen de göğe merdiven dayayıp arşa yükselmek gibi..öyle bi' şey işte..
keşke dedim uğramaz olaydım.
oysa ki keşkeler değilmiydi bizi susmalara susattıran...
şöyle diyordu zarif adam orda:
'arkamdan rüzgar seğirtiyor
ellerim dağdaki kulübeden ses ediyor
orman uğultuları
kurt ulumaları...'
ve sonra şu satırlar içimin en ücra köşesine mıh gibi geldi oturdu;
'içim büyük sabırla haşlandı
içim ey içim bu yolculuk nereye
yine bir şehrin ölümünü başlatır gibisin..'
ve kimseyi göstermeyen aynalar vardı her yerde..herkes vardı ama hiç kimse yoktu..
'bir sabah bir çeşit güvercin fıtınasıydı
sur önünde..
gözleri burçlara..'
'zaman bir takla attı
zaman bir takla daha attı..'
ve içimden her defasında avaza avaz susmak geldiğinde;
zarif adamın hep o sözleriyle irkildim;
'hayır kalbim! yorulmadın, hayır hayır,
yıkıl daha!..'
24 Temmuz 2013
öyle işte...
uzun zamandır ne yazacağını bilemeyenlerin dramı var üzerimde..sürekli içimden konuşuyorum kelimeler yorulmasın diye..ya da kelimeler içimi yormasın diye de susmuş olabilirim bilemiyorum...bir kısırdöngü hali..bir çok şeyi bilemiyorum ve bilmek de istemiyorum zaten...bilmek kadar insanın kalbini yoran bi şey var mı?
düşünmek mesela, nasıl insanı yerle bir eden bir eylem...
düşünmek bir sıkıntı....
düşünmek bir umutsuzluk..
düşünmek bir kayboluş..
düşünmek bi' düşüş bazen uçurumun en derinine..
bazende bir ölüm en fiyakalısından..çok az mutluluk barındırır içinde düşünme eylemi....yok denecek kadar az...
düşünüyorum; o halde alabildiğine huzursuzum..ötesi var mı?... yok...
bilmek mutsuzluktur..
düşünmek ise küçük fiyakalı bir ölüm..
düşünmek mesela, nasıl insanı yerle bir eden bir eylem...
düşünmek bir sıkıntı....
düşünmek bir umutsuzluk..
düşünmek bir kayboluş..
düşünmek bi' düşüş bazen uçurumun en derinine..
bazende bir ölüm en fiyakalısından..çok az mutluluk barındırır içinde düşünme eylemi....yok denecek kadar az...
düşünüyorum; o halde alabildiğine huzursuzum..ötesi var mı?... yok...
bilmek mutsuzluktur..
düşünmek ise küçük fiyakalı bir ölüm..
15 Mayıs 2013
16 Nisan 2013
05 Nisan 2013
karman çorman hisler...
aklım pazar yeri gibi...çok kalabalık..çok gürültülü..çok karmaşık...
kendime gelmek istiyorum..ama olmuyor..olmuyor işte..
zihnim aşırı yorgun, kafam olmuş köstebek yuvası..nasıl anlatsam; sanki geceden rock-metal konserine gitmiş de, sabaha kadar, orda sürekli kafa sallamışım gibi tıpkı...beynim uyuşmuş...
bu kalp taşıyamıyor artık bu bedeni...bu anlaşılamayan, bu bitmek bilmeyen hüzünleri....
kendime gelmek istiyorum..ya da kendimden alabildiğince uzaklara gitmek....gidemiyorum..olmuyor...
hiç olmadığım kadar kendime geldiğim de oluyor bazen..lakin hiç olmadığım kadar da mutsuz oluyorum işte o zaman....kaçmak istiyorum..nereye gideceğimi bilmeden....
insan nereye giderse gitsin, kendinden bir adım öteye gidebilir mi?..
kendinden kaçamıyor ki insan...kaçtığını düşün mesela; karşına çıkan herşey yine, yeni bir muamma...
olsun ya, ben yine de kendimi unutmak istiyorum bir yerlerde...
içimdeki o bitmeyen deliliği alıp yanıma...
dünyayı sallandırmak istiyorum zihnimde...
'artık beni bu çağdan topla kalbim / bir şarkıya binip gideyim...'
kendime gelmek istiyorum..ama olmuyor..olmuyor işte..
zihnim aşırı yorgun, kafam olmuş köstebek yuvası..nasıl anlatsam; sanki geceden rock-metal konserine gitmiş de, sabaha kadar, orda sürekli kafa sallamışım gibi tıpkı...beynim uyuşmuş...
bu kalp taşıyamıyor artık bu bedeni...bu anlaşılamayan, bu bitmek bilmeyen hüzünleri....
kendime gelmek istiyorum..ya da kendimden alabildiğince uzaklara gitmek....gidemiyorum..olmuyor...
hiç olmadığım kadar kendime geldiğim de oluyor bazen..lakin hiç olmadığım kadar da mutsuz oluyorum işte o zaman....kaçmak istiyorum..nereye gideceğimi bilmeden....
insan nereye giderse gitsin, kendinden bir adım öteye gidebilir mi?..
kendinden kaçamıyor ki insan...kaçtığını düşün mesela; karşına çıkan herşey yine, yeni bir muamma...
olsun ya, ben yine de kendimi unutmak istiyorum bir yerlerde...
içimdeki o bitmeyen deliliği alıp yanıma...
dünyayı sallandırmak istiyorum zihnimde...
'artık beni bu çağdan topla kalbim / bir şarkıya binip gideyim...'
01 Nisan 2013
tamburu yokuştan..
"tam da kendimi görmekten yorulmuşken
sırları döküldü bir bir
öfkesi bal aynaların...
...
kese biçe bir şarkı tutturdum ki
tamburu yokuştan...
dönüyorum ah dönüyorum dönmedolabımda idareten
açıları keçileri kaçıra kaçıra bi' hoş oldum
sapıyorum da, sapı kimin bu, asılı kesili meydanların
kaçacağım deliğime bir harala gürele bulunca..."
bugünlerde beni anlatan ve hiç bıkmadan dinlediğim parça..
tamburu yokuştan..
07 Mart 2013
02 Mart 2013
reçete...
'aklımı askıya aldım ne yapsam duygudandır
ah akıl senin yüzünden kaçırdım yaşamayı
aynı gemi aynı liman aynı yük
güverteden denize iteklemek geliyor
tayfa olup içimdeki kaptanı...'
a.budak
ah akıl senin yüzünden kaçırdım yaşamayı
aynı gemi aynı liman aynı yük
güverteden denize iteklemek geliyor
tayfa olup içimdeki kaptanı...'
a.budak
23 Şubat 2013
gri nağmeler/2...
b
....
bu sokaklar biraz sahici
biraz da eşsiz bugün
yarın yok, yarın neymiş..
aklının ardında neler yatar bilmem
karanlığın dibi yok oldu sonunda..
hayat ne anlatır neleri gizlerken
yolunu bilmezsin güneşi beklerken
dünya bir çadır ve onu kaybettin
güneşi beklerken...
15 Şubat 2013
gri nağmeler(1)..
her sabah kalktığımda garip bir tondayım..
.....
her yola çıktığımda garip bi sondayım
ne kadar az bilsem o kadar gerçek miyim
güldüğüm her gün zaten ben miyim
kendime bile anlatamam bulanık niyetlerimi..
12 Şubat 2013
dilek taşı...
durma hadi;
bu baharda da
kı(u)şların ruhuna
bi' yudumluk fatiha..
hiç durmadan göğe bakalım
şarkılardan alacaklı
uçuk gri bulutlara...
oynarken
düş sokağında düşler
sözcükler
kalbinle buluşa...
göğe bakalım...
göğe bakalım...
olsa da bahar artık
asırlık köşe kapmaca....
bir çiçek yolla..
bir şarkı yak..
bir şiir uçur..
göğe bakalım...
göğe bakalım...
bu baharda da
kı(u)şların ruhuna
bi' yudumluk fatiha..
hiç durmadan göğe bakalım
şarkılardan alacaklı
uçuk gri bulutlara...
oynarken
düş sokağında düşler
sözcükler
kalbinle buluşa...
göğe bakalım...
göğe bakalım...
olsa da bahar artık
asırlık köşe kapmaca....
16 Ocak 2013
ne farkeder.....
hüzün; içimi(zi)n muson yağmurları...
muson yağmurları mı, kar mı, tipi mi hangisi bilemedim..
seviyorum yağmurları ama bu sefer tipi 'ye tutulduysam demek...
...
şimdi buraya bir şarkı iyi giderdi ama neyse..
belki daha sonra...
muson yağmurları mı, kar mı, tipi mi hangisi bilemedim..
seviyorum yağmurları ama bu sefer tipi 'ye tutulduysam demek...
...
şimdi buraya bir şarkı iyi giderdi ama neyse..
belki daha sonra...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)